Çerez Örnek
TÜBİTAK, Ege Üniversitesi'nden 4 Projeye Daha Destek Verdi

EÜ Eczacılık Fakültesi'nin Bir Projesine Daha TÜBİTAK’tan Destek

 

Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu’na (TÜBİTAK) en çok proje üreten ve projesi en çok kabul gören üniversite olan Ege Üniversitesi (EÜ), yeni projelerle başarısını sürdürmeye devam ediyor. Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmakoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Gönen Özşarlak Sözer’in yürütücüsü olduğu "Fare Penil Dokusunda H2SYanıtlarının Hem Oksijenaz Yolağı İle İlişkisi” başlıklı proje, TÜBİTAK 1002 Programı kapsamında desteklenmeye uygun bulundu. Proje yürütücüsü Doç. Dr. Gönen Özşarlak Sözer ve ekibini makamında ağırlayarak tebrik eden Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, Ege Üniversitesi araştırmacıları tarafından hazırlanan projelerin, akademik çalışmaların TÜBİTAK tarafından destek görmeye devam ettiğini belirtti. Araştırma ile ilgili bilgi veren Doç. Dr. Gönen Özşarlak Sözer ise  “Erektil disfonkyon kardiyovasküler hastalıkların habercisi olarak kabul edilmektedir. Erektil fonksiyondaki rol alan yolakların birbiri ile ilişkisinin ortaya konması patolojisinin daha iyi anlaşılmasını ve yeni tedavi hedeflerinin belirlenmesini sağlayabilir” dedi. Yürütücülüğünü Eczacılık Fakültesi Farmakoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Gönen Özşarlak’ın yaptığı projede, Eczacılık Fakültesi Farmakoloji Anabilim Dalı Arş. Gör. Dr. Elif Alan Albayrak, Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Farmakoloji Anabilim Dalı Arş. Gör. Dr. Deniz Çataklı araştırmacı ve Eczacılık Fakültesi Farmakoloji Anabilim Dalı yüksek lisans öğrencisi Kuvvat Shamamedov ise  bursiyer olarak görev alıyor.

 

 

Haber Kaynağı Linki : https://www.euegeajans.com/index.php/2024/04/17/eu-eczacilik-fakultesinin-bir-projesine-daha-tubitaktan-destek/

 

 

 

“Peyzaj Planlamada Ekosistem Hizmetleri: İzmir İli Örneğinde Bir Yol Haritası” Projesine TÜBİTAK’tan Destek

 

Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Engin Nurlu’nun yürütücülüğünü yaptığı “Peyzaj Planlamada Ekosistem Hizmetleri: İzmir İli Örneğinde Bir Yol Haritası” başlıklı proje TÜBİTAK 1001-Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Projelerini Destekleme Programı” kapsamında desteklenmeye uygun bulundu.

Proje ekibini makamında ağırlayarak tebrik eden Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, “Tam akreditasyona sahip, öğrenci odaklı, araştırma üniversitemiz TÜBİTAK’ın farklı programlarında liderliğini sürdürüyor. Ege Üniversitesi, son altı yıldaki geleneği bozmayarak, TÜBİTAK Araştırma Destek Programları Başkanlığına önerilen projelerde en çok proje desteği alan devlet üniversitesi oldu. Kabul alan bu projelerimizden birisi de Ziraat Fakültemiz Peyzaj Mimarlığı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Engin Nurlu’nun yürütücülüğünü yaptığı bilim ekibi tarafından hazırlanan proje oldu. Üniversitemizde bir kültüre dönüştürerek sürdürülebilir hale getirdiğimiz araştırma ve bilim üretme ekosistemimizi daha da güçlendirmeyi, Türkiye Yüzyılı’nı Türk bilim yüzyılı yapmak için akıl teri dökmeyi sürdüreceğiz. Bilim ekibimizi tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum” dedi.

Araştırmanın içeriği ile ilgili bilgi veren proje yürütücüsü Prof. Dr. Engin Nurlu, “Ekosistemlerin insanlara sunduğu tüm faydaları ifade eden ekosistem hizmetleri kavramı günümüzde peyzaj planlama ve yönetim çalışmalarına ışık tutabilecek en temel bilgileri bizlere sunmaktadır. Alan kullanım / arazi örtüsü (AKAÖ) değişimi ile ekosistem hizmetleri arasındaki ilişki çok yönlü mekânsal ve zamansal ilişkilere bağlıdır. Bu ilişkinin ortaya koyulup anlaşılması, sürdürülebilir kalkınmayı ekosistem hizmetlerinin korunması ve geliştirilmesiyle dengeleyen, çevresel zorluklar karşısında sürdürülebilirliği ve dayanıklılığı teşvik eden bilinçli planlama ve yönetim kararlarını alabilmek açısından oldukça önemlidir. Bu kapsamda projenin temel amacı çeşitli politika, plan ve yatırımların neden olduğu alan kullanım/arazi örtüsü (AKAÖ) değişimlerinin ekosistem hizmetlerine etkilerini değerlendirerek, geleceğe yönelik olarak birbiriyle rekabet halindeki arazi taleplerinin etkin yönetimi için metodolojik bir yaklaşımla yol haritasının oluşturulmasıdır” dedi.

“İzmir’in 2040 yılına yönelik 4 farklı AKAÖ senaryosu oluşturulacak”

Prof. Dr. Engin Nurlu, “Proje ile İzmir ili örneğinde 1990-2020 yılları arasında farklı politika, plan ve yatırımların neden olduğu AKAÖ değişimlerinin ekosistem hizmetleri üzerindeki etkisi değerlendirilerek, 2040 yılı için AKAÖ ve ekosistem hizmet modelleri oluşturulup, gelecekte etkin yönetim için paydaşlarla birlikte mekânsal stratejiler ve çözümler belirlenmeye çalışılacaktır. Projede çeşitli açık erişimli veriler, uzaktan algılama, coğrafi bilgi sistemleri ve istatistiki araçlar ile işlenerek analiz edilecek ve değerlendirilecektir. Bu amaçla İzmir ili bütününde 1990-2020 yılları arasında AKAÖ haritalanacak, 2040 yılı için 4 farklı AKAÖ senaryosu oluşturulacak, 2020 ve 2040 yılları için temel 4 ekosistem hizmeti modellenerek, çoklu ekosistem hizmeti indeksi ve AKAÖ değişimleri üzerinden çevresel değişkenler ile ekosistem hizmetleri arasındaki ilişki saptanacaktır. Son aşamada ise çoklu ekosistem hizmetleri bakımından güçlü ve zayıf bölgelerde katılımcı haritalama yaklaşımı ile paydaş görüşlerinin mekânsal strateji ve çözümlere entegre edilmesine yönelik yaklaşımlar geliştirilecektir” diye konuştu.

“Ülkemizin 12. Kalkınma Planı hedeflerine katkı sunacak”

Projenin özgün çıktılarının olacağını belirten Prof. Dr. Engin Nurlu,  “Yenilikçi ve kapsamlı yöntemler ile değişen AKAÖ deseninin ekosistem hizmetlerini nasıl etkilediğini anlamaya yönelik mekânsal modeller üretilecek. Çoklu ekosistem hizmeti değerlendirmesinin Türkiye’deki çok sektörlü karar alma süreçlerine nasıl entegre edilebileceği araştırılacak. Farklı AKAÖ sınıfları arasındaki çatışmaların ekosistem hizmeti sağlamadaki etkilerini ortaya koyarak, farklı planlama ve yönetim stratejilerinin etkililiğinin değerlendirilmesine ve uyarlanabilir yönetim uygulamalarına bilgi sağlayacak bir altlık ortaya koyulacak” dedi. Hazırlanan projenin, 12. Kalkınma Planı hedeflerinden “3.4. Afetlere Dirençli Yaşam Alanları, Sürdürülebilir Çevre” hedefine katkı sunacağını ifade eden Prof. Dr. Engin Nurlu, projenin “Çevrenin Korunması”, “Bölgesel Gelişme” ve “Kırsal Kalkınma” amaç, politika ve tedbirleriyle uyumlu olduğunu belirtti.

Multidisipliner proje ekibi

Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Engin Nurlu’nun yürütücülüğünü yaptığı projede Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Ziraat Fakültesi  Peyzaj Mimarlığı Bölümü  Öğretim  Üyesi Doç. Dr. Ebru Ersoy Tonyaloğlu, İzmir Demokrasi Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü  Öğretim  Üyesi   Doç. Dr. Birsen Kesgin Atak, İzmir Demokrasi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi  Yönetim Bilişim Sistemleri Bölümü  Öğretim  Üyesi  Dr. Öğr. Üyesi Can Saygıner ve Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü Araştırma Görevlisi  Diba Şenay, araştırmacı olarak görev alıyor.

 

 

Haber Kaynağı Linki : https://www.euegeajans.com/index.php/2024/04/03/peyzaj-planlamada-ekosistem-hizmetleri-izmir-ili-orneginde-bir-yol-haritasi-projesine-tubitaktan-destek/

 

 

 

Hemşirelik Fakültesi'nin Bir Projesine Daha TÜBİTAK’tan Destek

 

Bu proje ile hemşirelik öğrencilerinin afetlere uyum sağlayabilme becerileri geliştirilecek

Ege Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi  Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şeyda Dülgerler’in yürütücüsü olduğu; Prof. Dr. Serap Özer, Arş. Gör. Erkan Ünsal ve Uzman Hemşire Simge Nazan Eker Alyanak’ın araştırmacı ekibinde yer aldığı  “Depremden Etkilenen Hemşirelik Öğrencilerinde Roy Adaptasyon Modeli Temelli Psikososyal Uyum Girişiminin Etkinliğinin Değerlendirilmesi”  başlıklı özgün araştırma projesi TÜBİTAK tarafından “1002-B Acil Destek Modülü” kapsamında desteklenmeye uygun bulundu.

Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, Doç. Dr. Şeyda Dülgerler’i ve proje ekibini makamında ağırlayarak başarılar diledi.

Projenin detayları ile ilgili bilgi veren Doç. Dr. Şeyda Dülgerler, “İnsanlığın varoluşundan bu yana deprem gibi doğal afetler, bireylerin süregiden yaşamını ciddi bir biçimde kesintiye uğratan, yaşam dengelerinin bozulduğu krizleri barındıran, kritik dönemler olarak karşımıza çıkmaktadır. Ülkemiz bugüne kadar jeopolitik, jeolojik faktörler, yüzey şekli ve iklim etkileri gibi nedenlerle, öncelikle depremler olmak üzere birçok afet türüne maruz kalmıştır. Bir deprem ülkesi olarak, ne yazık ki 2023 yılının Şubat ayında ülkemizde büyük bir felaket yaşanmış, Kahramanmaraş merkezli meydana gelen depremde son verilere göre 17 il afet bölgesi ilan edilmiş, 50 binin üzerinde can kaybı yaşanmış ve 100 binin üzerinde vatandaşımız yaralanmıştır. Bu veriler bize afetlerin çevresel, ekonomik, sosyal ve psikolojik boyutlarda gerçekleştiğini göstermektedir” diye konuştu.

Hemşirelik öğrencilerinin afet sırasında hem kendilerine hem de çevrelerine doğru girişimleri uygulayabilmesinin önemli olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Şeyda Dülgerler, “Afetlerde bireylerin ve toplumun yaşadıkları sorunlara uyum yapma ve bunların çözümünde kullandıkları baş etme mekanizmaları yetersiz kalmakta dolayısıyla anksiyete ve çaresizlik gibi zorlayıcı duygular yaşanmaktadır. Ülkemizde meydana gelen son depremde hemşirelik öğrencilerinin gerek deprem gerekse rutin eğitimlerinin aksamasına bağlı olarak depremin kötü sonuçlarına uyum yapmada zorlandıkları ve ruhsal açıdan etkilendikleri görülmektedir. Oysaki hemşirelik öğrencilerinin afetler sırasında hem kendilerine hem de çevrelerine doğru girişimleri uygulayabilmesi oldukça önemlidir. Çünkü bu dönemde en çok ihtiyaç duyulan şey bireylerin yaşadıkları duruma uyum yapabilme becerisini kazanmış olmalarıdır. Ayrıca yeni eğitim öğretim yılının başlaması ile görüldüğü üzere depremden etkilenen hemşirelik öğrencileri uyum problemleri yaşamaktadır. Bu nedenle hemşirelik öğrencilerinin depreme bağlı travma sonrası ortaya çıkan gereksinimlerinin belirlenmesi, psikososyal destek temelli müdahalelerin yapılması çok önemlidir. Bu durum öğrencilerin deprem sonrası ortaya çıkan kötü sonuçlara uyum yapmasını kolaylaştırarak çevrelerine de etkili yardımlar yapmalarını sağlayacaktır. O nedenle hemşirelik öğrencilerine yaşanan kötü durumlara uyum yapma becerisini kazandıracak girişimlerde bulunmak büyük önem arz etmektedir. Bu girişimler öğrencilerin kurban rolünden çıkarak etkili yardımlar yapabilen sağlık profesyoneli adayları olmalarını sağlayacaktır” dedi.

Doç. Dr. Şeyda Dülgerler, “Sonuç olarak araştırmamızda uygulayacağımız Roy Adaptasyon Modeli Temelli Psikososyal Uyum Girişiminin depremden etkilenen hemşirelik öğrencilerinin psikososyal uyumunu artırmada etkili olacağını öngörmekteyiz. Öğrencilerin bu girişim sayesinde daha başarılı olacakları ve bu öncü çalışmanın farklı gruplarda yapılacak başka çalışmalara da yol göstereceğine inanmaktayız. Bu nedenle depremden etkilenen hemşirelik öğrencilerine ilgili girişimin uygulanması aciliyet arz etmektedir” diye konuştu.

 

 

Haber Kaynağı Linkihttps://www.euegeajans.com/index.php/2024/04/15/hemsirelik-fakultesinin-bir-projesine-daha-tubitaktan-destek/

 

 

Dünyayı Etkileyen Güneş Patlamalarının Bilinmeyen Yönleri Bu Araştırma ile Aydınlatılacak

 

Ege Üniversitesi (EÜ) Gözlemevi Müdürü Doç. Dr. Hasan Ali Dal’ın yürütücülüğünü yaptığı “Farklı Kütlelerden Manyetik Aktif Yıldızların Flare Doyum (Saturasyon) Seviyesinin, Yıldız Evrim Sürecinde Dönme Dönemine Göre Değişimi” isimli proje TÜBİTAK- ARDEB 1001-Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Projelerini Destekleme Programı kapsamında desteklenmeye uygun bulundu.

‘Türkiye Yüzyılı’nda, Türk Uzay Bilim Misyonuna katkı sunacak önemli bir araştırmayı yürüten bilim ekibini makamında ağırlayarak tebrik eden Rektör Prof. Dr. Necdet Budak, Ege Üniversitesinin; tam akreditasyona sahip, öğrenci odaklı, bir araştırma üniversitesi olduğunu ve TÜBİTAK’ın farklı programlarında liderliğini sürdürdüğünü vurguladı. Rektör Prof. Dr. Necdet Budak, “Üniversitemizde bir kültüre dönüştürerek sürdürülebilir hale getirdiğimiz araştırma ve bilim üretme ekosistemimiz meyvelerini vermeye devam ediyor. Hocalarımız, genç araştırmacılarla birlikte önemli araştırmalar yürütüyorlar. Ülkemizi bilim ve teknolojide daha ileri seviyeye taşımak amacıyla sürdürülen bu çalışmalarımız TÜBİTAK başta olmak üzere hem ulusal hem de uluslararası değerlendirme ve fonlama kuruluşları tarafından destek görüyorlar. Dünyayı etkileyen Güneş patlamalarının gizli kalan birçok yönünü aydınlatacak önemli bir çalışmayı yürüten proje ekibimizi tebrik ediyorum” dedi.

“Güneş patlamaları dünyanın farklı bölgelerinde sorunlara neden oldu”

Projenin içeriği ile ilgili bilgi veren Doç. Dr. Hasan Ali Dal, “Son 2 yıl içerisinde Güneş’te meydana gelen patlamalar dünyanın çeşitli bölgelerinde sorunlara neden olmuştur. Bu patlamalar, Güneş manyetik aktivitesi ile ilgili olup, Güneş yüzey ve atmosferindeki manyetik alanın ortamdaki plazma ile etkileşiminden kaynaklanmaktadır. Bir kaç saat boyunca devam eden orta şiddette bir patlamada bile sadece bir saniyede salınan enerji, tüm dünyanın bir hafta boyunca kullandığı enerjiye eşittir. Güneş’te bu türden patlamaların şiddeti, zaman zaman çok aşırı düzeylere çıkabilmektedir. Gerçekten 2023 yılı Kasım ayı başlarında yaşanan bir patlama, 5 ve 6 Kasım sabahlarında ülkemizin kuzey bölgelerinde, ülkemizden görülmesi neredeyse imkânsız olan ‘Kuzey Işıkları’nın görülmesine neden olmuştur. Ülkemizde oldukça renkli bir doğa olayı olarak izlenen bu süreç, aslında Dünya’nın kendi manyetik alanında tedirginliklere neden olmuş, Brezilya ve çevre ülkelerde 2 hafta boyunca tüm internet ve radyo televizyon yayınları sekteye uğramıştır. Jeoloji ve jeofizik çalışmaları, dünya tarihinde son 20 bin yıl içerisinde ekosistemde 6 büyük yok oluşun gerçekleştiğini ifade ederken bu yok oluşların nedenleri hakkında bir bulgu ortaya koyamamıştı. Oysa günümüzde ağaç halkalarının genişlikleri ve buzullardaki karbon 14 bolluk değişimleri karşılaştırıldığında tüm bu yok oluşta Güneş’in yüzeyinde gerçekleşen patlamaların neden olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Burada en büyük soru, böyle bir patlama bir kez daha yaşanır mı sorusudur? 2023 yılı Kasım ayı başlarında yaşanan patlama, son 20 bin yıl içerisindeki patlamalarla karşılaştırılamayacak denli küçük kalmaktadır” diye konuştu.

“Güneş patlamalarının sayısı her 11 yılda artıp azalmaktadır”

Güneş’in aktivitesinin iyi bilinen bir süreç olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Hasan Ali Dal, “Astrofizikçiler olarak bizler,  Güneş manyetik aktivitesinin 11 yıllık bir çevrimsel davranışa sahip olduğunu biliyoruz. Güneş’te ortaya çıkan patlamaların sayısı ve şiddeti her 11 yılda artıp azalmaktadır. Ancak, 2018 yılında Fen Bilimleri Doktora öğrencimiz Ezgi Yoldaş ile birlikte Ege Üniversitesi Gözlemevinde yürütmeye başladığımız ‘OPEA Modeli ile Güneş Aktivitesi X-Işın Flare Davranışı’nın Belirlenmesi’ başlıklı doktora tez çalışmasında ortaya çıkan bulgular, son iki yıldır yaşanan Güneş patlamalarına ışık tutarken; karanlıkta kalan bazı soruların cevabının bulunabilmesi adına sistemli bir ikinci çalışmanın yapılması gündeme getirmiştir. Bu konuda öğrencimizin hazırladığı ve doğrudan yürütücülüğünü yaptığı ‘Güneşte Görülen Plateau Parametresinin Zamanla Değişmesinin Aktif Tek Yıldız V1005 Ori ile Test Edilmesi’ başlıklı bir ön çalışma TÜBİTAK ARDEB 1002 B Hızlı Destek Programı kapsamında desteklenmeye karar verilmiştir. Bu çalışmanın da sonuçları asıl araştırma için zemin hazırlamış ve TÜBİTAK- ARDEB 1001 kapsamında  ‘Farklı Kütlelerden Manyetik Aktif Yıldızların Flare Doyum (Saturasyon) Seviyesinin, Yıldız Evrim Sürecinde Dönme Dönemine Göre Değişimi’ başlıklı bir proje için destek başvurusunda bulunulmuş ve proje önerisi 1 milyon 650 bin TL’lik bütçesi ile desteklenmesine karar verilmiştir” dedi.

“Uzay Havası’nın tahmininde ülkemizin önde gelen kurumuyuz”

Doç. Dr. Hasan Ali Dal, “Gerek yürüttüğümüz doktora tezi, gerekse doktora öğrencimizin yürütücülüğünü yaptığı TÜBİTAK ARDEB 1002B projesi ve asıl kapsamlı çalışmanın yapılacağı TÜBİTAK ARDEB 1001 projesi ile Dünya’yı etkileyen Güneş patlamalarının gizli kalan birçok yönü aydınlatılacaktır. Güneş üzerine yürüttüğümüz bu çalışmalar, Milli Uzay Programı Hedefleri kapsamında ‘Uzay Havası’nın takibi ve belirlenmesi açısından son derece önemlidir. Bizler her ne kadar Güneş aktivitesinin davranışını bilsek de zamanla ortaya çıkan ve hiç beklenmedik anlık aşırı şiddetli patlamaların nedenleri hakkında neredeyse hiçbir bilgi sahibi değiliz. Bunu daha iyi anlamak için şöyle basit bir benzetme yapabiliriz. Bilindiği gibi gezegenimizde dört mevsim vardır. Yaz ayları oldukça sıcak, kış ayları soğuk, bahar ayları ise ara geçiş dönemlerdir. Biz takvimsel olarak ne zaman hava sıcak olacak ne zaman soğuyacak kabaca biliriz. Güneş’te de patlamalar ne zaman artacak ve ne zaman azalacağını biliyoruz. Ancak bazen kışlar öylesine soğuk ve yağışlı geçer ki hiç beklenmedik fırtınalar yaşanabilir. Bunun gibi Güneş’te de benzer bir olay yaşanabiliyor. Mevsimler hakkında az çok ön bir varsayımda bulunulabilirken, Güneş’te hiç bir öngörü yapılamıyor. İşte bizim yapmaya çalıştığımız, Ege Üniversitesi ve Ege Üniversitesi Gözlemevi gibi birikim ve sağlam altyapıya sahip bir araştırma ortamında bu bilinmezliği ortadan kaldırmaya çalışıyoruz. Üniversitemiz, Milli Uzay Programı hedeflerinden ‘Uzay Havası’nın anlaşılması ve tahmini konusunda ülkemizde en önde gelen kurumdur” diye konuştu.

 

 

Haber Kaynağıhttps://www.euegeajans.com/index.php/2024/04/05/dunyayi-etkileyen-gunes-patlamalarinin-bilinmeyen-yonleri-bu-arastirma-ile-aydinlatilacak/


Ege Üniversitesi

EGE ÜNİVERSİTESİ